GÖZETİM UYGULAMASI VE YARGI KARARLARI IŞIĞINDA DEĞERLENDİRİLMESİ

Genel olarak gözetim; dış ticaret konusu eşyaların ithalattaki gelişim seyrinin gözlemlenmesidir. Bir malın ithalatının yerli üreticilere zarar verecek veya zarar tehdidi yaratacak miktar veya şartlarda artması halinde, ithalatın Müsteşarlık (İthalat Genel Müdürlüğü) düzenlenecek “gözetim belgesi” ile izlenmesine yönelik bir uygulamadır. Temel amaç ise; bazı eşyaların ithalat miktarlarındaki artış ya da azalışların izlenmesi veya kaydedilmesi ve söz konusu eşyalar için ileride bazı ilave korunma ve/veya mali yükümlülüklerin uygulanıp uygulanmayacağının belirlenmesidir. Çalışmamızda, gözetim önlemlerinin uygulanması suretiyle fazladan ödenen vergilerin Gümrük Kanunu’nun 211. maddesi kapsamında iadesi istemiyle yapılan başvuruların yargı kararları ışığında değerlendirilmesi yapılmıştır.  

GÖZETİM UYGULAMASI VE YARGI KARARLARI IŞIĞINDA DEĞERLENDİRİLMESİ

5607 SAYILI KAÇAKÇILIKLA MÜCADELE KANUNU’NDA DÜZENLENENGÜMRÜK KAÇAKÇILIĞI SUÇLARI

Kayıt dışı ekonomik, ülke vergi gelirlerinin aşınmasına neden olan en önemli etkendir. Kayıt dışı ekonominin en önemli nedeni ise kaçakçılık faaliyetleridir. Gümrük kaçakçılığı suçu teşkil eden fiiller 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nun 3. maddesinde düzenlenmiştir. Çalışmamızda; kaçakçılık suçları ile ilgili açıklamalar yapılırken özel bir ceza kanunu niteliğinde olan Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu 5237 sayılı TCK’nın genel hükümleriyle birlikte ele alınarak suç tipleri ithalat kaçakçılığı suçları ve ihracat kaçakçılığı suçları adı altında ayrı başlıklar halinde ele alınmıştır.

Anahtar Kelimeler: Gümrük Kaçakçılığı, İthalat Kaçakçılığı, İhracat Kaçakçılığı 

5607 SAYILI KAÇAKÇILIKLA MÜCADELE KANUNU’NDA DÜZENLENEN GÜMRÜK KAÇAKÇILIĞI SUÇLARI

SERMAYE ŞİRKETİ KANUNİ TEMSİLCİLERİ ADINA DÜZENLENEN ÖDEME EMİRLERİNDE TARTIŞMALI HUSUSLARIN YARGI KARARLARI IŞIĞINDA DEĞERLENDİRİLMESİ

Ödeme emri, vergi icra hukukunda tahsil aşamasının önemli bir aşamasıdır. Ödeme emri esasında bir idari işlem olduğundan çalışmamızda öncelikle ödeme emrinin bu hususu açıklanmaya çalışılmıştır. Ödeme emrinin hukuksal niteliğini belirlemek büyük önem taşımaktadır. Çalışmamız sermaye şirketi (Anonim ve Limited Şirket Özelinde) kanuni temsilcileri adına düzenlenen ödeme emrine yoğunlaştığından, kanuni temsilcilerin sorumlulukları 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamında ele alınmıştır. Çalışmamızın son bölümünde ise idare tarafından kanuni temsilciler adına düzenlenen ödeme emirlerinde yaşanan uyuşmazlıkların güncel yargı kararları ışığında açıklanmıştır.  

 Anahtar Kelimeler: Ödeme Emri, Kanuni Temsilcilerin Sorumlulukları

SERMAYE ŞİRKETİ KANUNİ TEMSİLCİLERİ ADINA DÜZENLENEN ÖDEME EMİRLERİNDE TARTIŞMALI HUSUSLARIN YARGI KARARLARI IŞIĞINDA DEĞERLENDİRİLMESİ

SERMAYE ŞİRKETLERİNDE KAR PAYI DAĞITIMINA İLİŞKİN HUKUKSAL YAPI VE İŞLEYİŞ

Türk Ticaret Kanunu’nda şirketlere ilişkin esaslara yer verilmesine rağmen şirketin tanımına yer verilmemiştir. Borçlar Kanunu’nun 620’nci maddesi ise şirketi bir sözleşme olarak nitelendirmiştir. İlgili maddeye göre; şirket iki veya daha fazla kimsenin, ortak bir amaca ulaşmak için emek veya malları birleştirmeyi yükümlendikleri bir sözleşme olarak şirketin tanımana yer verilmiştir. Şirket ortaklıkların amaçları şirket türüne göre değişiklik gösterebilmektedir. Çalışmamızın konusunu oluşturan anonim şirketler kanunen yasak olmayan her türlü ekonomik faaliyeti yerine getirmek amacıyla kurulabilir. Ekonomik faaliyetlerin devamı için ise güçlü ve istikrarlı bir mali yapının gerekliliği tartışmasızdır.  Güçlü ve istikrarlı bir mali yapı için ise sermayenin yeterli olmasının yanında mevcut sermayenin korunması ve geliştirilmesine bağlıdır. Her ne kadar sermayenin korunması çok önemli olsa da, şirketlerin esas kuruluş amaçlarının kar elde etmek olduğu bertaraf edilmemelidir.   Bu açıdan pay sahibi olmanın, yani şirket kurmak veya kurulmuş bir şirkete ortak olmanın temel amacı da kâr elde etmektir. Yukarda bahsettiğimiz sermayenin korunması, işletmenin devamlılığı ve fon açığının olduğu dönemlerde faydalanabilmek için, şirket karının belli bir kısmı yedek akçe olarak bırakılır.   Çalışmamızın konusunu şirket karının ve bu kardan pay alma hakkına sahip kişilerin kimler olduğu ve bu paylaşımın da hangi nispetler dâhilinde gerçekleştirilmesi gerektiğidir.  Öte yandan Türk Ticaret Kanunu’nun ilgili hükümlerinin uygulanmasında tartışma konusu olan hususlar doktrinde yer alan çalışmalar ve yargı kararları ışığında değerlendirilmiştir. 

Anahtar Kelimeler: Kar Dağıtımı, Sermaye Şirketleri

SERMAYE ŞİRKETLERİNDE KAR PAYI DAĞITIMINA İLİŞKİN HUKUKSAL YAPI VE İŞLEYİŞ